SEMPOLÜN EVİ

Merak ettim.
Tarsuslu olan Hz. İsa’nın havarilerinden biri olan Sempol’ün evi biliniyordu.
Evin etrafı muazzam bir surla çevrili idi.
Evin bu surun içinde meşale yerleri vardı.
Bu yeri Tarsus Belediye Başkanlığı beşyüz liraya Şehveri Beyefendiye sattı.
Şehveriler aldıktan sonra burayı yazlık sinema yaptılar.
Daha sonra evi yıktılar.
Etrafındaki suru da yıktılar ve burayı pasaj yaptılar.
Sadece Sempolün kutsal sayılan kuyusu kaldı.
 Ne ise ben fazla uzatmayayım.
Şimdi benim merak ettiği şu.
Sempolün evinin bodrumu var mıydı?
Ben vardı kanaatindeyim.
Peki, evin bodrumu nerede?
Kutsal kuyunun şimdi eski evlerin olduğu yerde küçük bir yol var.
Bu yolun kuyu tarafında olan kısmı kenardan kazılsa bir şeyler çıkar diyorum.
Ben bunu gözümle gördüm.
Burası için müsaade alıp kazılması lazım.
Göreceksiniz bir şeyler ortaya çıkacak.
Kuyunun yan tarafında sadece evin temeli görülüyor.
Acaba temelin altında ne var?
Şimdi ben yazıyorum ya.
Kimse oralı bile olmayacaktır.
Biz bu şehrin turizmden kalkınmasını nedense istemiyoruz.
İstesek bir sarayı bile ortaya çıkarırız.
Fakat teşebbüs ister. Gelin bu şehirde Tarsus Müzesini daha da zenginleştirelim.
Nasıl zenginleştirelim.
Tarsus’un etrafındaki yani yakın dağ tarafında bulunan tarihi eserleri bu müzeye taşıyalım.
Müzeye sığmazsa bu şehre bir açık hava müzesi yapalım.
Şimdi diyecekler ki Hilmi Dolaşmaz, başımıza iş açacak.
Hatta Mersin Milletvekili olan Bakanımız Lütfi Elvan Çamlıyayla (NAMRUN) kalesine bile el atsın ve bu kaleyi restore ettirsin.
Yazıyorum amma yazımı burada kesiyorum.
Ben usandım artık.