29 Aralık 2021 - Çarşamba
Çıplak İsmail/İsmail Kurtuldu
Yazar - Şeref Kemal Ak
Okuma Süresi: 6 dk.
1098 okunma
Şeref Kemal Ak
seref@tarsusmerhabagazetesi.com -
İsmail Efendi, 1900’lü yılların başlarında doğdu.
Askere alınınca Doğu Cephesinde görev yaptı. Yakınlarına anlattığına göre çetin geçen çarpışmalara katıldı. Yenice’de, karpuz tarlası başında oğluna; silah arkadaşları ile bir birlerinin hayatlarını kurtardıkları cephe anılarını aktardı.
Oğlu bu bilgileri Tarsus’un milli mücadele dönemini kitaplaştıran eski Tarsus Milli Eğitim Müdürlerimizden Rahmetli Halil İbrahim Yıldırım’a anlattı, O da kitabında bahsetti.
Yeniceli İsmail Efendi savaştan sonra bin bir güçlükle memleketine döndü.
19 Aralık’ta, Tarsus ve Yenice, Fransızlar tarafından işgal edilince Yenice’ye de bir işgalci askeri birlik konuşlandı. Askerler arasında Cezayirli ve Ermeni lejyonerler vardı. Ayrıca Yenice, Adana’ya ve Tarsus’a yerleşecek olan Ermeniler için bir toplanma merkezi gibiydi.
Diğer şehirlerde yaptıkları gibi burada da akla hayale ve insanlığa sığmayan işkenceler, eziyetler yaptılar. Cinayetler işlediler. Soygunlar yaptılar. Evleri yaktılar.
İşgalcilerin geldiği günden bu yana bir tavır göstermeye çalışan halk, yapılan bu eziyetlerden yılmıştı. Teması olanlar milli çetelerle irtibat halindeydi. Sivas Kongresinden sonra teşkilatlanmaya başlayan Tarsuslu milli müfrezeler içine Yenice’den İsmail Efendi, Çaycı Ali ve diğer Yeniceli arkadaşları da katıldı.
İsmail Efendi, 2. Kavaklıhan savaşından sonra 20 Haziran 1920 günü Yenice’yi kurtaran milli kuvvetler arasında yer aldı. Kavaklıhan Savaşlarından sonra, Fransızlar Temmuz ayında Mersin’le olan temaslarını tekrardan sağlamak, milli kuvvetlerin ele geçirdiği tren yolları ile Toros tünellerini ele geçirmek için son bir gayretle top yekün taaruza geçtiler.
Bu taaruz sırasında Fransız uçakları havadan, Fransız ve Ermeni askerleri ise karadan önlerine ne çıkarsa vurdular. İsmail Efendi uçaklardan atılan bombaları anlatırken; bombalardan birinin yaz sıcağında evlerinin önünde ki tahtta yatan hamile bir kadına isabet etmesini ve kadının bir tarafa bebeğin bir tarafa savrulmuş halini nakleder.
İsmail Kurtuldu, Fransız zulmüne karşı 27 Temmuz 1920 tarihinde Molla Kerim kolunda Kamberhöyüğü çarpışmalarına katıldı. Kamberhöyüğü Savaşı kurtuluşumuzun 100. Yılında sosyal medyada ve yazılı medyada ayrıntılı bir şekilde anlatıldı. Detaya burada girmeyelim ama ilgili olanlar Kamberhöyüğü savaşını ve diğer mücadeleleri okuyabilir- izleyebilirler.
İşgalcilerle karşı karşıya kaldıklarında son kurşuna kadar mücadele ettiler. Fransız otomatik silahları Kamberhöyüğü Dersinde 150 kadar mücahiti şehit etti. İşte İsmail “Kurtuldu” o esnada ağır yara aldı. Kendine geldiğinde Fransızlar yerde yatanları süngülüyorlardı. Birkaç şehit arkadaşını istemeyerek üzerine çekerek kendini setreyledi. Zaten ağır yaralıydı bir de süngü yedi fakat sesini çıkarmadı, çektiği acıdan bayıldı.
Kendine geldiğinde Fransızlar gitmişti. Aldığı yaralar yüzünden her yanı kan içindeydi. Üzerinde olan kıyafetleri yırtarak yaralarına tampon yaptı. Yenice istikametini tehlikeli bularak bahçe aralarından Kazıkbaş’a yöneldi. Köyün erkekleri Toroslara çekilip Kuvayi Milliyeye katıldığından köyde sadece yaşlılar, kadınlar ve çocuklar kalmıştı. Fransızların ve müfrezenin durumunu haber verdi tekrar bayıldı.
İlk tedavisini köylüler yaptı. Gözünü açtığında bir kağnı arabasına yatırılmış yarı “Çıplak” bir şekilde yoldaydı. Komşusunun kızı küçük Zekiye’yi (Taş) gördü, durumu sordu. Fransız askerleri evleri yakıp insanların canına kastettiğinden Toroslara sığınmaya gittiklerini öğrendiğinde arkada kalan Yenice’ye baktı. Yenice semalarından alevler ve dumanlar yükseliyordu.
Hayvanların canlı canlı telef edildiği, gece evlere ışık yanıyor diye baskınlar yapıldığı, ulu orta zulüm yapıldığı, ürünlerin tarlada kaldığı o senenin Yenicesi gözünün önünden geçerken;
Zekiye’nin Annesi:
-Kızım, “Çıplak” erkeğin yanında ne işin var? Diye kızını azarlayınca.
Küçük Zekiye:
-Bu adam “Çıplak İsmail” Emmi. Diye cevap verdi.
Soyadı kanunu çıkınca Kamberhöyüğü deresinde yaşadığı bu hadiseye atfen KURTULDU soyadını aldı. Ama adı köyde adı hep Zekiye’nin söylediği gibi “Çıplak İsmail” kaldı.
Ankara Antlaşması sonrası Türk ve Fransız heyetleri Yenice İstasyonunda bir vagonda devir teslim protokolü imza ettiler. Bu imzaya göre Yenice’de Tarsus gibi 27 Aralık 1920 tarihinde işgalden kurtulmuş ve Türk bayrağı çekilmiştir.
İsmail Efendi, devletten hiçbir şey istemedi. Adlarını önce milli mücadelelerde geçirip sonra toprak ağası olup eni sonu torunları Amerikalarda olan yağcılardan olmadı. Süpürge ördü, bağ budadı, alının teri ile geçimini temin etti.
1979 yılında doğduğu, geçimini sağladığı, arkadaşlarını toprağa verdiği, yarasından kan damlattığı, alnını terlettiği Yenice’de vefat etti.
Oğlu Hüsameddin Kurtuldu ve Hüseyin Taş, Milli Mücadele dönemi içinTarsus’a kafa yoran, İşgal ve Kurtuluş Günlüğü / Kurtuluş Savaşında Tarsus adlı kitabında Rahmetli Halil İbrahim Yıldırım’a; İsmail Kurtuldu’ya ait anıları naklettiler. Bize de böyle anmak düştü.
Hepsine Rahmet olsun..
Askere alınınca Doğu Cephesinde görev yaptı. Yakınlarına anlattığına göre çetin geçen çarpışmalara katıldı. Yenice’de, karpuz tarlası başında oğluna; silah arkadaşları ile bir birlerinin hayatlarını kurtardıkları cephe anılarını aktardı.
Oğlu bu bilgileri Tarsus’un milli mücadele dönemini kitaplaştıran eski Tarsus Milli Eğitim Müdürlerimizden Rahmetli Halil İbrahim Yıldırım’a anlattı, O da kitabında bahsetti.
Yeniceli İsmail Efendi savaştan sonra bin bir güçlükle memleketine döndü.
19 Aralık’ta, Tarsus ve Yenice, Fransızlar tarafından işgal edilince Yenice’ye de bir işgalci askeri birlik konuşlandı. Askerler arasında Cezayirli ve Ermeni lejyonerler vardı. Ayrıca Yenice, Adana’ya ve Tarsus’a yerleşecek olan Ermeniler için bir toplanma merkezi gibiydi.
Diğer şehirlerde yaptıkları gibi burada da akla hayale ve insanlığa sığmayan işkenceler, eziyetler yaptılar. Cinayetler işlediler. Soygunlar yaptılar. Evleri yaktılar.
İşgalcilerin geldiği günden bu yana bir tavır göstermeye çalışan halk, yapılan bu eziyetlerden yılmıştı. Teması olanlar milli çetelerle irtibat halindeydi. Sivas Kongresinden sonra teşkilatlanmaya başlayan Tarsuslu milli müfrezeler içine Yenice’den İsmail Efendi, Çaycı Ali ve diğer Yeniceli arkadaşları da katıldı.
İsmail Efendi, 2. Kavaklıhan savaşından sonra 20 Haziran 1920 günü Yenice’yi kurtaran milli kuvvetler arasında yer aldı. Kavaklıhan Savaşlarından sonra, Fransızlar Temmuz ayında Mersin’le olan temaslarını tekrardan sağlamak, milli kuvvetlerin ele geçirdiği tren yolları ile Toros tünellerini ele geçirmek için son bir gayretle top yekün taaruza geçtiler.
Bu taaruz sırasında Fransız uçakları havadan, Fransız ve Ermeni askerleri ise karadan önlerine ne çıkarsa vurdular. İsmail Efendi uçaklardan atılan bombaları anlatırken; bombalardan birinin yaz sıcağında evlerinin önünde ki tahtta yatan hamile bir kadına isabet etmesini ve kadının bir tarafa bebeğin bir tarafa savrulmuş halini nakleder.
İsmail Kurtuldu, Fransız zulmüne karşı 27 Temmuz 1920 tarihinde Molla Kerim kolunda Kamberhöyüğü çarpışmalarına katıldı. Kamberhöyüğü Savaşı kurtuluşumuzun 100. Yılında sosyal medyada ve yazılı medyada ayrıntılı bir şekilde anlatıldı. Detaya burada girmeyelim ama ilgili olanlar Kamberhöyüğü savaşını ve diğer mücadeleleri okuyabilir- izleyebilirler.
İşgalcilerle karşı karşıya kaldıklarında son kurşuna kadar mücadele ettiler. Fransız otomatik silahları Kamberhöyüğü Dersinde 150 kadar mücahiti şehit etti. İşte İsmail “Kurtuldu” o esnada ağır yara aldı. Kendine geldiğinde Fransızlar yerde yatanları süngülüyorlardı. Birkaç şehit arkadaşını istemeyerek üzerine çekerek kendini setreyledi. Zaten ağır yaralıydı bir de süngü yedi fakat sesini çıkarmadı, çektiği acıdan bayıldı.
Kendine geldiğinde Fransızlar gitmişti. Aldığı yaralar yüzünden her yanı kan içindeydi. Üzerinde olan kıyafetleri yırtarak yaralarına tampon yaptı. Yenice istikametini tehlikeli bularak bahçe aralarından Kazıkbaş’a yöneldi. Köyün erkekleri Toroslara çekilip Kuvayi Milliyeye katıldığından köyde sadece yaşlılar, kadınlar ve çocuklar kalmıştı. Fransızların ve müfrezenin durumunu haber verdi tekrar bayıldı.
İlk tedavisini köylüler yaptı. Gözünü açtığında bir kağnı arabasına yatırılmış yarı “Çıplak” bir şekilde yoldaydı. Komşusunun kızı küçük Zekiye’yi (Taş) gördü, durumu sordu. Fransız askerleri evleri yakıp insanların canına kastettiğinden Toroslara sığınmaya gittiklerini öğrendiğinde arkada kalan Yenice’ye baktı. Yenice semalarından alevler ve dumanlar yükseliyordu.
Hayvanların canlı canlı telef edildiği, gece evlere ışık yanıyor diye baskınlar yapıldığı, ulu orta zulüm yapıldığı, ürünlerin tarlada kaldığı o senenin Yenicesi gözünün önünden geçerken;
Zekiye’nin Annesi:
-Kızım, “Çıplak” erkeğin yanında ne işin var? Diye kızını azarlayınca.
Küçük Zekiye:
-Bu adam “Çıplak İsmail” Emmi. Diye cevap verdi.
Soyadı kanunu çıkınca Kamberhöyüğü deresinde yaşadığı bu hadiseye atfen KURTULDU soyadını aldı. Ama adı köyde adı hep Zekiye’nin söylediği gibi “Çıplak İsmail” kaldı.
Ankara Antlaşması sonrası Türk ve Fransız heyetleri Yenice İstasyonunda bir vagonda devir teslim protokolü imza ettiler. Bu imzaya göre Yenice’de Tarsus gibi 27 Aralık 1920 tarihinde işgalden kurtulmuş ve Türk bayrağı çekilmiştir.
İsmail Efendi, devletten hiçbir şey istemedi. Adlarını önce milli mücadelelerde geçirip sonra toprak ağası olup eni sonu torunları Amerikalarda olan yağcılardan olmadı. Süpürge ördü, bağ budadı, alının teri ile geçimini temin etti.
1979 yılında doğduğu, geçimini sağladığı, arkadaşlarını toprağa verdiği, yarasından kan damlattığı, alnını terlettiği Yenice’de vefat etti.
Oğlu Hüsameddin Kurtuldu ve Hüseyin Taş, Milli Mücadele dönemi içinTarsus’a kafa yoran, İşgal ve Kurtuluş Günlüğü / Kurtuluş Savaşında Tarsus adlı kitabında Rahmetli Halil İbrahim Yıldırım’a; İsmail Kurtuldu’ya ait anıları naklettiler. Bize de böyle anmak düştü.
Hepsine Rahmet olsun..
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları